Dr. Bilgin Sılan

Dr. Bilgin Sılan


Kaliteli Ve Uzun Yaşamın Sırrı

27 Eylül 2020 - 21:16

Ne kadar uzun yaşayacağız? Bu süre ne kadardır? Kaliteli ve normalden daha uzun yaşamak mümkünmüdür? Aslında bu soruları tam olarak yanıtlayabilmek mümkün değildir ama bu süreyi sağlıklı, sorunsuz ve mümkün olan en uzun sürede tutmak tamamen elimizedir. Bir başka deyişle yaşam biçimimizle ömrümüzü uzatabilir ya da kısaltabiliriz.

Bu sorular sorulduğunda herkeste olduğu gibi birçok bilim adamında da hemen bu sürenin genlere bağlı olduğu düşüncesi oluşmuştur.  Bu konuda yapılan araştırmalarda yaşam süresini yüzde 25 genler, yüzde 75 de bireyin yaşam biçiminin sorumlu olduğu tespit edilmiştir. Matematiksel olarak anlatmak gerekirse 75 yerine 100 yaşına kadar yaşamış bir kimsenin bu son 25 yılının 18 yılı sağlıklı yaşam biçimine, sadece 6-7 yılı da genlerine bağlıdır. Zaten insan vücudunda ölüm için bir gen, yani ölüm geni yoktur.
Yaşlanma ve ölüm için birçok teoriler öne sürülmüştür. Bu teorilerden en çok kabul göreni oksidasyon teorisidir. Oksidasyon solunum, beslenme, stres, dış etmenler vb gibi çeşitli nedenlerle ortaya çıkan bazı zararlı maddelerle vücudumuzdaki en küçük hücrelerin duvarlarının zarar görmesi olarak tanımlanabilir. Hücre duvarı zarar görünce besin maddeleri hücre içine alınamaz ve hücre içindeki atıklar da dışarı çıkarılamaz. Böylece hücre yaşlanması başlar. Hücre duvarına olan bu saldırlar bir gün içerisinde binlerce kez tekrarlandığından vücudumuzun oksidasyona özel koruma sistemi devreye girer. Vücudumuz yaptığı antioksidanlarla hücre duvarında oluşan zararı engeller. Antioksidanlar olmasaydı; her gün tekrarlanan binlerce saldırı vücudun tüm hücrelerinde ağır kayıplara neden olacaktır.
Bu teoriden yola çıkarak en az oksidasyona neden olan ve antioksidan mekanizmaları kuvvetlendiren bir başka deyişle ne kadar uzun ve sağlıklı yaşayacağımızı belirleyen üç şey vardır. Bunlar; beslenme, spor ve ruhsal iyilik halidir. Birbirlerinden bağımsız gibi görünseler de uzun ve sağlıklı yaşam için birliktelikleri zorunluluktur.
 
Beslenme
Antioksidanlar hem vucudumuz tarafından üretilen hemde besinlerle alınan kimyasal maddelerdir. Bu yüzden öncelikle beslenme ve beslenme ile alınan antioksidanlardan bahsetmek gerekir. Gıdaları aldıktan sonra muhteşem bir mekanizma çalışmaya başlar. Enzimler, peptitler, hormonlar salınır ve miktarı tamamen dışarıdan alınan besin maddeleri tarafından belirlenir. Özellikle rafine gıdaların fazla miktarda tüketilmesi ve yağ içeriği yüksek gıdaların alınması ile bu denge mekanizmasını çalışmasını olumsuz yönde etkiler. Bu da iç organlar etrafında yağ birikmesine ve kilo almamıza neden olur. Aynı zamanda kendimizi yorgun ve halsiz hissetmemize neden olur. Bu yüzden öncelikle, işlenmiş her türlü besin maddesi mümkün olduğunca az tüketin (Cips, salam, sosis vs), Her türlü taze sebze meyveden bolca alın. (Özellikle antioksidan miktarı yüksek olanlar tercih edin. Nar, çilek, ahududu, lahana, ıspanak, brokoli, kara erik. vs.) Yemeklerdeki yağ miktarı azaltın ve doymamış yağları özellikle zeytinyağı tercih edin. Birde ne yediğimiz değil ne kadar yediğimizde önemlidir. Yapılan çalışmalarda düşük kalorili beslenme ile yaşam süreleri uzatılabildiği kanıtlanmıştır.
 
Hareketli Yaşam ve Spor
Spor yapmak deyince birçok kişinin aklına halı sahada maç yapmak veya saatlerce ağırlık egzersizleri yapmak gelebilir. Ancak uzun yaşam için kastettiğimiz spor türü aerobik, mücadeleci olmayan egzersiz türleridir. Bunlar yürüyüş, yüzme, bisiklet, step ve hafif tempolu koşudur. Bu egzersizler kas kitlesini korurken hormon seviyelerini aktif düzeyde tutar ve güçlü antioksidan etki gösterir. Biliçsizce yapılan ağır, mücadeleci sporlarda dokular oksidasyona maruz kalır. Yeterince dinlenme olmazsa veya yeterince beslenme olmazsa hücresel düzeydeki bu yıkım çok daha fazla olur.
 
Ruhsal iyilik
Ruhsal iyilik hali şu ana kadar yazdıklarımdan beklide daha önemli vurgulanması gereken bir şeydir. Ben bu ruhsal iyilik haline, ruhsal özgürlük demeyi tercih ediyorum aslında. Çünkü ruhumuzu özgür bırakmadığımız zaman günlük streslerden daha fazla etkileniyoruz. Kendinizi ve ruhunuzu daha özgür bırakın. Yapmak istediğiniz şeyleri yapmak için zamanı ertelemeyin, gitmek istediğiniz yer neresi ise oraya gidin.. Bunu yaptığınız takdirde etrafınızdaki arkadaşlarınızın sizdeki değişikliği fark ettiğini göreceksiniz. Lütfen siz de düşüncelerinizi ertelemeyin, stresi tercihen ilaçla değil sosyal ilişkilerle ve gezilerle giderin.unutmayın ki hayat bir gün, o da bugün..
 
Çevresel etkenler
Bir de bizleri dışarıdan etkileyen çevresel faktörler de vücutta oluşan hasarlanmayı dolayısıyla yaşlanmamızı etkiler. Örneğin sigara, egzoz gazları, hava kirliliği, cep telefonları, uzun süre bilgisayar kullanımı, aşırı alkol kullanımı bunlar arasında sayılabilir. Aslında kaba bir dikkatle, yaşam biçimimizdeki ufak değişikliklerle bu zararlı dış etkenlerden kaçınabiliriz. Ben birçok hastamda sigarayı bıraktıktan sonra cildindeki değişikliği gözlemlemişimdir. Siz de önce yakın plandan yüzünüzün bir fotoğrafını çekin, sigarayı bırakın, üç ay sonra tekrar fotoğrafınızı çekin aradaki fark sizi hayrete düşürecek derecede fazla olacaktır. Etraftaki yakın dostlarınızdan genç göründüğünüze dair iltifat alacağınızı da garanti ederim.
 
Vücudunuzu yaşlandıran olaylara karşı duyarlı olup, sebze ve meyveyi bolca tüketip her şartta iyimserliği elden bırakmazsanız ve birde kısa bile olsa yürüyüşler yaparak az yemek yerseniz ömrünüzü uzatabilirsiniz. Her ne koşulda olursa olsun kilonuzu ideal sınırlarda tutun ve mutlaka sigarayı bırakın.
 
Sağlıklı yaşlanmalar…

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum