Alpay Okyay

Alpay Okyay


Değerli dostlarım merhaba;

06 Temmuz 2020 - 14:34


İzmir Mutfağı’nın özelliklerini, neden ve nasıl yaşatılması ile ilgili düşüncelerimi aktarmak istiyorum.
İzmir’imiz tarihinde bir  çok medeniyete, uygarlığa ev sahipliği yapmış bulunmaktadır. Ayrıca iklimi ve coğrafi konumunun eşsiz güzel özelliklerinden dolayı da çok çeşit ot, bitki, sebze ve meyve yetişmektedir. Bu eşsiz güzellikte olan coğrafyası ve iklimi sayesinde doğru şekilde hayvancılık yapılabilmekte, çeşitli balık ve deniz ürünleri yaşamaktadır. Ama en önemlisi,  doğanın insanoğluna bir armağanı olan zeytin ve zeytinyağı bu bölgenin en büyük zenginliğidir. Geçmişten günümüze bu bölgede yaşayan Rumlar, Seferadlar, Levantenler, Giritliler, Balkan göçmenleri ve Anadolu insanımızın oluşturduğu bu çok renklilik, İzmir Mutfağı’nın mozaiği, şahsi kanaatim Türkiye’nin ve dünyanın en iddialı mutfak kültürünü yaratmıştır. Birbirinden eşsiz lezzet ve tariflerle evlerimizde ve lokantalarımızda yaşatmaya çalıştığımız İzmir Mutfağı kültürü, çocuklarımıza ve geleceğimize bırakacağımız en önemli miraslardan biridir. Çünkü toplumları kültürleri oluşturmaktadır. İzmir Mutfağı’nın korunması ve yaşatılması bir nevi kültürümüze sahip çıkmak olacaktır. Her yönüyle lezzet ve sağlık içeren İzmir Mutfağı’nın korunması ve yaşatılması sağlıklı nesiller yetiştirmemizi sağlayacaktır.
 
Ayrıca şehirlerin gelişmesine ve kalkınmasına katkı koyan en önemli sektör yeme-içme sektörüdür. Mutfağımızı ve bu mutfağı icra eden lokantalarımızı İzmir’de doğru şekilde yaşatabilirsek İzmir’de yaşayan insanlar arasındaki ticaret potansiyelini arttırabiliriz. Sebebine gelince; her mahallede, her sokakta ve her sokak arasında güzel lokantaların olması, insanların o lokantalara yemek yemek için gitmesi diğer sektörlerdeki esnafları da olumlu etkileyecektir. Bunun dışında, günümüzde turizmin en önemli unsuru şehirlerinin mutfağı olduğunu düşünürsek; mutfağımızı ve bu mutfağı icra eden lokantalarımızı İzmir’de doğru şekilde yaşatabilmek kentimize daha çok yerli ve yabancı turistlerin gelmesini sağlayacaktır. Dolayısıyla şehrimizin kalkınmasına artı değer katacaktır.


Bu bağlamda aile içerisinde başlamak suretiyle, devletin yetkili organlarının, belediyelerimizin, ilgili odalar ve derneklerin İzmir Mutfağı’nın korunması ve yaşatılması için çalışmalar yapması gerekmektedir. Önce ailemizde ve kendi sofralarımızda bu mutfak kültürünü yaşatmalıyız. Çocuklarımıza ilk yemek yemeye başladığında İzmir Mutfağı’na ait lezzetleri aşılamalıyız. Çocuklarımız artık birer yetişkin olduğunda fast-food yeme peşinde değil, sebze ve et yemeklerinin, zeytinyağlıların ve bunun gibi lezzetlerin peşinden gitmeliler.  İlgili  oda ve dernekler devletimizin ve belediyelerimizin de yardımıyla İzmir Mutfağı’nı sevdirecek ve yaşatacak organizasyonlar, paneller, panayırlar, fuarlar, görsel yazılı ve sosyal medyada haberler ve bu tarz etkinlikler yapması gerekmektedir.
Aile içerisinde ve toplumda yapacağımız bu ve bunun gibi çalışmalar  neticesinde kültürümüze sahip çıkmış olacak, sağlıklı nesiller yetiştirecek, şehrimizin kalkınmasına katkı koyacak yani İzmir’imize sahip çıkmış olacağız. Köşe yazımı öncelikle bizleri İzmir Mutfağı’nın eşsiz lezzetleri ile ilk tanıştıran haklarını hiç bir zaman ödeyemeyeceğimiz annelerimizi daha sonra bu kente ve kentin lokantacılık mesleğine hizmet etmiş ebediyete göçen ve hala hizmet etmekte olan büyüklerime saygı ve şükranlarımı sunarak noktalamak istiyorum.
Tüm dostlarıma ve meslektaşlarıma ağız tadıyla mutlu günler dilerim.
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum