Ünlü oyuncu Cezmi Baskın'ın gastronomi hikayesi

“Sanat ve Restoran işletmeciliği iki kıskanç iş”

Ünlü oyuncu Cezmi Baskın'ın gastronomi hikayesi
16 Temmuz 2020 - 14:33
90’lı yılların en sevilen televizyon dizilerinden “Bizimkiler” deki “Ressam İbrikçi” rolü ile tanıdık onu. İkinci uzun soluklu televizyon dizisi “Akasya Durağı”ndaki “Osman Aga” karakteriyle de çok sevildi. Televizyon sayesinde kitlelere ulaşan usta oyuncu Cezmi Baskın, sinemada da  “Eylül Fırtınası”, “Vizontele”, “Kahpe Bizans”, “Duruşma”, “Derviş” ve” Beynelminel” gibi sinema filmlerinde canlandırdığı karakterler ile hafızalarımıza kazındı. Ülkemizin önemli karakter oyuncularından Cezmi Baskın,  sanatçı kimliğinin yanı sıra, aynı zamanda yeme-içme kültürü konusunda da bilgi ve deneyim biriktirmiş.  Baskın’la Kişisel Koleksiyonlarını sergilediği, değerli dostum usta fotoğrafçı Aykut Uslutekin ve Fulya Selçuk’a ait Galeri FA’da, bir araya geldik.  Sanat ortamında, gastronomi odaklı keyifli bir   söyleşi gerçekleştirdik.
 
Cezmi Bey, İstanbul’da doğdunuz.
Çocukluğunuzun ve gençliğinizin İstanbul’unu anlatır mısınız?
 İstanbullu eski bir aileyiz. Bakırköy’de büyüdüm. O yıllarda Ermeni, Rum gibi etnik gruplara mensup komşularımız vardı. Çocukluğumdan aklımda kalan, komşularımızın evlerinde pişen çeşit çeşit yemekler. “Komşuda pişer bize de düşer sözü” hayata geçerdi. Yemeklerimizi paylaşırdık. Bu sayede farklı kültürlerin yemeklerini tatma ve öğrenme şansım oldu. Anne tarafım Trabzonlu. Evde eski günlerden konuşulurdu. Çocukların evde hazırlanan peynirli pideleri tepsilerle fırına götürdükleri anlatılırdı. Ev halkı gözleri yollarda fırından yeni çıkmış pideleri beklermiş. Bakırköy balıkçı  kasabası. Balık bol. Balık çorbası çok  pişerdi evde. Zamanla Rum komşularımız göçtü. Büyüdüğümde    Bakırköy değişmeye, bozulmaya başladı. Eski tadı kalmadı.
 
Bozcaada’ya yerleşip, Bağcılık yapmaya nasıl karar verdiniz?
Bakırköy’e çok benzetirdim Bozcaada’yı o yüzden de kolay karar verdim yerleşmeye. Bağcılık gençlik hayalimdi. 15 yıl önce bir Fransız arkadaşımın etkisiyle önce Bozcaada’da 11 dönümlük üzüm bağı oluşturdum. Belki de Türkiye’de Arjantin menşeli Malbec üzümünü ilk dikenlerden biri de ben oldum. Corvus’un sahibi Reşit Soley’e Malbec üzümlerini de ben veriyordum.

Kendi markanız “Cezz”i yarattınız.  Zeytinyağı üretimine geçişiniz nasıl oldu?
Reçetelerimizde başrol oyuncusunun zeytinyağı olduğunu görünce Geyikli ‘de 15 dönümlük 70 yaşında bir zeytinlik aldık. Restoran adının sonuna bir z harfi daha ekleyerek “ Cezz Zeytinyağları”nı yarattık. Bağlarımızdan çıkan adaçayı, kekik, biberiye ve kişnişi zeytinyağımıza katarak çeşnili yağlar elde ettik. Cezz markalı, zeytin, defne sabunu, ayva, gelincik, kabak, patlıcan, bergamottan ev yapımı reçeller ürettik.
Kendi restoranınızı işletmek nasıl bir duyguydu?
Eşim Çisel Baskın ile bulduğumuz  tarifleri dostlarımızla paylaşıyorduk. 2002’de evimizin bahçesinde Cez Restoran’ı açtık. Evimizin bahçesinde ürettiğimiz sebzelerle yemekler yapıyorduk. Mesela pilavda değişik denemeler yapıyorduk. Girit kabaklı, çiğdem içli, soğanlı pilavlar pişiriyorduk. Saray Mutfağından, Ermeni Mutfağından esinleniyorduk.  Daha çok eşim başında duruyordu restoranın. Benim dizi ve film çekimlerim oluyordu. Bırakıp gidiyordum. Başta çok keyifli geliyordu. Arkadaşlarımızı ağırlıyorduk. Romantik bakıyorduk. Zevk için, keyifle yapıyorduk.  İş gibi görmüyorduk. Sonraları emek verdiğimiz, yarattığımız lezzetleri anlayacak doğru kitlelerle karşılaşmamaya başladık. Cehreler değişti. İki kıskanç iş bir arada yürümedi. Restoranı kapattık. Koşullar sizi tercih yapmaya zorluyor. Ben sanatı seçerek bu sevdadan vazgeçtim.
 
 Restoran sevdanıza ileride tekrar dönüş yapacak mısınız?
 Vücudum pes ettiğinde. Sanatla   olan yolculuğumu bitirdiğimde.  Tamamen Bozcaada’ya yerleşip, sadece toprakla ilgileneceğim.
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum