Karavanlı Hayat

Önyargısız İran…. İran’ın çok eskilere dayanan bir tarihi olduğu için, her şehir kendi çapında ayrı bir özelliğe sahip. M.Ö 550’lere dayanan Pers imparatorluğu ile başlayan tarihi Şah Pehlevi dönemi ve son olarak Humeyni devrimi ile devam etmiş. Her yerde bu dönemlere ait tarihi yapılar mevcut.

Karavanlı Hayat
07 Ağustos 2020 - 11:20
ÇÖL FIRTINASINA YAKALANABİLİRSİNİZ
Tebriz, Tahran, Şiraz ve Esfahan büyük şehir olduğu için trafik ve nüfus yoğunluğu çok fazla. Fakat içinde bulunan tarihi yapılar mutlaka görülmesi gerekir. İran büyük bir yüz ölçümüne sahip. Basra körfezine yakın şehirlerde sıcaklık 50 dereceyi bulurken, hazar kıyılarında yağmur ile karşılaşabilirsiniz. Hazar kıyılarından yemyeşil yolları geçerken, Basra körfezine doğru çöl yollarından geçersiniz. Belki de çöl fırtınasına yakalanabilirsiniz. Eyaletlere ayrılmış ve 31 eyaletten oluşmuş bir ülke. Dolayısıyla bölgeden bölgeye de anında dil değişiyor. Azerbaycan bölgelerinin büyük çoğunluğunda Azeri Türkleri yaşıyor ve kendilerine  Türk denilmesini istiyorlar. Kesinlikle Azeri Türkü veya İran Türkü denmesinden hoşlanmıyorlar. Ülkenin genel nüfusun %40’ını da Türk nüfus oluşturuyor. Dolayısıyla dilimizi çok iyi anlıyorlar.  Turistik yerlerden beni en çok etkileyen yerler ise; Ali Sadrmağrası, Khaju köprüsü, Persepolis, Kerimhan, Vekil hamamı, Nasır El-mülk cami, Şah Çerağ türbesi, Tahran’da bulunan Şah dönemi sarayları, mücevher müzesi, Esfahan ve Şiraz kapalı çarşısı, Eski Yezd sokakları, Yezdrüzgar kuleleri, Zerdüştlük dini tapınağı, Nakş-ı Cihan meydanı, muhteşem çiniler ile süslenmiş camiler, Hazar kıyılarındaki çeltik tarlaları. Masuleh köyü ile Abyaneh köyü.  Ayrıca İran kilim ve halılarına hayran kaldım. Nakş-ı Cihan meydanı dünyanın ikinci büyük meydanı. İçinde büyük pazar, Ali Kapı sarayı, Şeyh Lutfullah Cami, Abbasi Cami bulunuyor. Abbasi (mescidi şah) Camisinin yapımında 18 milyon tuğla, 475.000 çini kullanılmış. Muazzam büyüklükte bir yer.
Ali Kapı sarayı ise Şah’ın konutuymuş. Her bir yere giriş kişi başı 20.000 tümen. Sadece meydan ve pazara giriş serbest… Biz İran’dan çok güzel anılarla döndük. Orada biliyoruz ki bizi unutmayan ve hep arayacak olan dostlarımız var artık. İran halkının yabancılara karşı yaklaşımları çok  samimi. İşini gücünü bırakıp size yardımcı olmaları, misafirperverliği, sevgi ve saygıları bambaşka.
 
KENDİNİZİ STAR SANIYORSUNUZ
Çok fazla turist görmedikleri için mi bilmiyorum bize karşı çok samimi ve ilgiliydiler.  Genelde turistler tur şirketleri ile geliyor İran’a. Fakat bireysel geziyorsanız ve halk ile iletişim kurmak istiyorsanız size kapılarını
sonuna kadar açıyorlar. Özellikle Türk olduğunuzu öğrendiklerinde ilgi ikiye katlıyor.
Genelde evlerinde Türk TV kanalları açık ve Türk dizilerini seyrediyorlar. Bu yüzden iyi Türkçe biliyorlar. Nerede olursanız olun parkta, sokakta, çarşıda hiç fark etmez yaptığınız kısa bir sohbetten sonra kesin akşama sizi yemeğe ve yatıya davet ederler.  Sizi sahiplenirler ve rahat etmeniz için ellerinden gelen her şeyi yaparlar. Yolda bir adres sorarsınız sizi gideceğiniz yere kadar götürür ya da araç ile eskortluk yaparlar. Gezerken tüm müze giriş paranızı ödeyebilirler, yemek ısmarlayabilirler, dolmuş paranızı ödeyebilirler.
Size öyle davranırlar ki  kendinizi bir star zannedersiniz. Yolda sizi durdurup fotoğraf çekmek isteyebilirler,  benzin alırken görevli veya bir esnaf sizinle birlikte selfie çekmek isteyebilir. Kesinlikle abartmıyorum, bir süre sonra bu ilgiye alışıyorsunuz ve çok hoşunuza gitmeye başlıyor. Daha nasıl anlatırım bilemiyorum ama yaşamak lazım derler ya işte öyle bir halk İranlılar.
 
Tabriz Kendovankoyü
Kendovan köyü Tabriz’e 50 km mesafede İran’ın Kapadokyası olan 700 yıllık bir köy. Dağlık bölgeye kurulmuş, yanardağ sonucu oluşmuş mağaralar içinde yaşam olan bir yer. Buraları terketmiyorlar çünkü atalarından kaldığı için aynı kültürü devam ettiriyorlar. Burası Kapadokya gibi çok turist çekmiş ki her evin içinde hediyelik eşyalar satılıyor. Yaşam ve ticaret aynı yerde. En güzel hediye buradan bal almak. Adının anlamı ise “kovanlar diyarı ” Kendovan. Bazı mağaraların içinde koyun, eşek, tavuk bulunuyor. Bazılarında yaşam var. Bazı yerlere ise yeni evler yapmışlar. Orada kalıyorlar. Bence İran’a gitmek isteyen bir kişi tarihi yerlerin ve turistik şehirlerinin yanında kesinlikle en eski otantik köylerini de rota içine almasını öneririm. Tarihi binlerce yıl öncesine dayanan bu köylerden biz üç tanesini görebildik. İnşallah bir sonrakine rotayı tamamlayıp döneriz.
Önyargılardan kurtulup gidilmesi gereken bir ülke.
 Kesinlikle güvenli bir ülke. Hatta Türkiye’den daha güvenli diyebilirim. Halk ve hükümet birbirinden çok farklılar.Devleti mollalar yönetiyor. Humeyni ve mollalar aleyhine konuşmak yasak. Mollaların fotoğraflarını izinsiz çekmeyin. Ben izin alarak çektim çok güzel poz verdi. Unutmayın tebessüm her kapıyı açar. Çoğunlukla halk mollaları sevmiyor. Tüm ekonomik ve silah gücünü kendi ellerinden bırakmıyorlar. Gerçek dinin baskı üzerine dayalı olmadığını, gerçek dinin bu olmadığını ve devletin bu şekilde yönetilmeyeceğinin herkes farkında. Halk zengin değil. Mevcut sistemden sürekli kar eden hep mollalar oluyor.– Her yerde sadaka kutuları var. Bu kutuların dolmasını istiyorlar ve o kutuları sadece mollalar açabiliyor.
İran’da mağazalarda satılan kıyafetlerde tesettürlü de var, açık, dekolteli, ışıltılı şık kıyafetler de var. Hele bazı modelleri giymek bence cesaret ister.
 Benim tavsiyem İran’da kurallara uymanız.
 Uymadığınız takdirde herhangi bir baskında tatilinizi farklı yerlerde geçirerek zehir etmek istemezsiniz diye düşünüyorum.  Genelde ibadet ve ziyaret için cami ve türbelere gidiyorlar. Her yerde yeşil alanlar ve parklar var. Halk buralarda spor yapıyor, satranç oynuyor ve her zaman araçlarında bulunan piknik malzemeleri bulunuyor, ailesiyle birlikte vakit geçiriyorlar. Bir başka ailece yaptıkları şey ise restorana gitmek. Ama gençler için eğlence gece başlıyor diyebilirim. Kadınların iki yaşamı var. İlki dışarıda uymak zorunda oldukları kurallı bir dünya. İkincisi ise evi.  Buraya kimse karışamıyor. Buradaki kurallar sadece kendilerine ait.
 
Metrolarda ön ve  arka vagon kadınlara ait, diğer vagonlar erkeklere ait.  Otobüslerde ise erkekler ön kapıdan biniyor, kadınlar orta kapıdan biniyor. Arada bölme var. Karı koca bile olsa ayrı binmek zorunda maalesef.
Alışverişlerde mutlaka pazarlık yapın. Çok fazla indirim oluyor. Özellikle taksilere pazarlık yapmadan binmeyin.
İran’da ekmek yerine lavaş satılıyor.
Ülkeye GDO girmediği için her şey doğal. Sebze, meyve, yoğurt, et, tavuk lezzetli. Biz karavanda pişirdiğimiz için çok rahatlıkla alışveriş yaptık.  Bazı yemek satılan yerler hijyen değil. Açıkta çok ürün var. Ambalaj sistemi henüz oturmamış. Denk gelirse bazı yerler  temiz ve ambalajlı.  İnsanları çok bakımlı, evleri temiz, mobilyaları çok ihtişamlı, evleri ise çok büyük. Evlerin dış duvarları yüksek.  Maalesef sistem insanları eve kapatmış. Her türlü konforlarını evlerine yansıtmışlar. Genelde evde, parklarda ya da alışveriş merkezlerinde vakit geçiriyorlar.  İşsizlik çok fazla olduğu için, gençlerin çoğu İran’dan gitmek istiyor. Genç kızlar baskıdan dolayı, Erkekler ise işsizlikten dolayı.
 
İran’da gezmeyi seven gençler ve  aileler genelde her yere çadır kuruyorlar. Parklar bu konuda çok müsait. Hepsinde WC, su bulunuyor. Biz de karavanla genelde parklarda konakladık. Şehir içinde ise ya otoparkta kaldık ya da ara sokaklarda kaldık. Her yerde çok rahat ettik. Güvenlik ile ilgili hiçbir sıkıntı yaşamadık.
OBEZ İNSAN GÖRMEDİM 
Örtülü pazarları İzmir’in Kemeraltı’na ve Havra sokağına benziyor. Balık, tavuk, sebze-meyve, kasap, hazır yiyecek satan büfeler, kıyafet satanlar hepsi burada. Fiyatlar Türkiye fiyatları gibi çok fark yok. Çok az aşağısını düşünün. Fakat hijyen değil maalesef. Et, tavuk açıkta satanlar çok. 1970’li yılların Türkiyesi gibi düşünün. Ambalaj çok iyi değil. Büfelerden ağır bir koku geliyor. Yağ mı safran mı anlayamadım. Biz yiyemedik. Et fiyatları dana eti 44.000 tümen, kuzu eti 35.000 tümen, kıyma 25.000 tümen, tavuk kilosu 8.000 tümen, domates 1.500 tümen, salatalık 2.000 tümen. Yumurta 10 tanesi 7.000 tümen. Pirinç 5.000 ile 12.000 tümen arası fiyatı var. (Kur 1.30 kullanın) yoğurt ve ayranlarına bayıldım. Burada en önemli şey hormon yok, gdo yok ve obez insan göremedim. Karpuz, kavun domates ve salatalık mevsimi değil ama lezzetli. Karavanla İran ‘a gelirseniz ilk durak Tabriz olur. Fakat bizim rotamızda son durak Tabriz oldu. Burada Kalınabilecek en uygun yer El- gölü. Şehir trafiği çok yoğun olduğundan, buradan metro ile şehrin içine rahatlıkla gidiliyor. Fakat cuma günleri metro çalışmıyor. Tatil günleri her yer kapalı…
Yazd zerdüştlük dininin en önemli merkezi. Unesco bu şehri dünyanın en eski 2. Yerleşim yeri olarak tescil etmiş. Zerdüştlük 3500 yıl önce ortaya çıkan ilk tek tanrılı din. Felsefesinde su, ateş,toprak ve hava kutsal.
Tarih boyunca ateşin hiç sönmeden yandığı tapınaklar inşa etmişler.
Burası Ateşgah-ateş tapınağı. İ.Ö.470 yılından beri hiç sönmeden yandığına inanılıyor. 1174 de Kutsal şehirleri Ardekan’a getirilen ateş, 1474’de Yezd’e getirilmiş. 1940 yılında ateş tapınağının içine konmuş. Sürekli rahip içeri giriyor ve ateşi besliyor. Esfehan’da örtülü pazarda İran’ın meşhur ipek halıları.
 
Şiraz’ın en meşhuru palude. Nişasta ile yapılıyor. Yanında doğal bir dondurma ve onun yanında limon suyu. Müthiş üçlü. Şiraz’a gelip bunu yemeden dönmeyin. Kerimhan kalesinin yanında.Trafik yoğunluğunun içinde araba sayısı kadar da motor sayısı var. Her yerden çıkabilirler. Kaldırımda bile hız yapıyorlar. Gürültüsü ise anlatılmaz yaşanır cinsten. İran’da bizim alışık olduğumuz ekmeklerden yok maalesef. Hep çeşit çeşit pide, lavaş, yufka olarak  var. Bunlardan alanlar kucak dolusu alıyorlar. Sabah ve akşam fırından çıkıyor ve hep sıra oluyor.
Sema Ertörer
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum