İZMİR'İN AŞURECİSİ

Aşure’nin bu güzel tarifi, Pınar Hanım’ın 1800’lü yılların sonunda dünyaya gelen Rumeli göçmeni anneannesi Esma Anne’den günümüze kadar gelmiş ve aynı lezzeti korumaya çalışıyor. Aşureci’de beni en çok şaşırtan ise bir çok müşterinin de sorusunu cevaplar nitelikte aşureden başka hiç bir tatlının bulunmuyor olması. Sadece aşureyle ön plana çıkmak isteyen Pınar Hanım, hiç bir katkı maddesi kullanmayarak, yıllardır farklı tariflerle süregelen aşure geleneğini korumak ve yeni nesillere tanıtmak istiyor. Ayrıca Pınar Hanım ve eşi Şahin Bey’in bir nevi kültür elçiliğine de imza atan bu girişiminde aşurenin yanında geleneksel reyhan şerbeti’inin de bulunduğunu da ekliyorlar.
Peki neden aşure diye sorduğumuzda, yaklaşık 35 yıldır evliliği sebebiyle Ankara’da yaşamış olan Pınar Hanım, memleketi İzmir dışında kaldığı süre boyunca hep İzmir’e geri dönmeyi arzu etmiş. Ait olduğu kültürün en sevilen tatlılarından biri olan aşureyi de yeni nesillerle buluşturmak için küçük bir dükkan sahibi olmayı arzulamış. Şimdi hayaline ulaşan Pınar Hanım Aşureci dükkanını eşi Şahin Bey’le birlikte işletiyor. Çift sohbetiyle, güleryüzüyle ve en çok da o çok özlediğimiz lezzetiyle Aşureci’yi bu tatlıyı tanımayan ve sevmeyen tüketici adaylarına bile sevdirecek gibi görünüyor. Aşureci dükkanın içinde nostaljik bir çok anıyla karşılaşmanız da mümkün, Pınar Hanım ailesinin 100 yılı aşkın fotoğraflarıyla da dükkanın içini süsleyerek geçmişten esintileri bizlerle buluşturmakta.