İzmir'de Kore Rüzgarı! Eşsiz ve Lezzetli Koko Chicken!

İzmir’de bir ilk’e imza atan iki güzel insan; Güldem Yelgar ve Sunbok Han. Ortaklık hikayeleri apartman komşuluğuna ve bir kahveye dayanıyor. Bir kahvenin kırk yıl hatırı var derler ama bu kahvenin hatırı biri Türk biri Koreli iki kişiyi ortak olarak İzmir’de ilk Kore restoranı açtırıyor. Mutlaka gidip görülmesi gereken yerler listesine eklenmesi gereken Koko Chicken size başka bir kültürün eşsiz lezzetlerinin kapısını aralıyor. Henüz yeni açılmış olmalarına rağmen Koko Chicken’ın misafirler ile dolup taşıyor. Bunun sebebi çok; samimi bir ambiyans, güler yüz ve eşsiz Kore yemekleri… İzmir’de bir ilk gerçekleştirmenin gerginliği ve kasıntısından ziyade Koko Chicken’da lezzet ve samimiyet ön planda.

İzmir'de Kore Rüzgarı! Eşsiz ve Lezzetli Koko Chicken!
04 Kasım 2021 - 11:48 - Güncelleme: 04 Kasım 2021 - 12:13
Siz okurlarımız için İzmir’in ilk Kore restoranı olan Koko Chicken ziyaret ettik. Küçük dükkanı, nezih çalışanları, Güldem Hanım ve Sunbok Bey’in bilgileri, deneyimli ellerinde ortaya çıkan Koko Chicken ve eşsiz lezzetleri kısa sürede İzmirlilerin ve meraklısının kalbini fetih etmeyi başarmış. Koko Chicken şu anki haliyle bile her yönden muazzamlığı yakalamış. Anlatılmaz yaşanır cinsinden lezzetleri mutlaka denemelisiniz. Güldem Hanım ile yaptığımız bu keyfli röportajı okurken umarız ki sizler de çok keyif alır ve yolunuzu Koko Chicken’a düşürmeyi unutmazsınız.

Özel Haber: Yaren Çördük

Biri Türk biri Koreli iki ortak İzmir’e ilk Kore mutfağını siz getirdiniz. Merak ediyorum  nasıl ortak olmaya ve böyle bir girişimde bulunmaya karar verdiniz? Koko Chicken’ın hikayesi nedir?

Yelgar: Koko Chicken’ın varoluş hikayesi komşulukla başlıyor. Sunbok ile biz komşuyduk. İlk başta benim kızımla tanışmışlar. Apartmanın içinde karşılaştıklarında bir kaç kere kızıma soru sormuş nereye nasıl gidebileceğine dair. En son göçmen bürosu ile ilgili bir soru sorduğunda kızım eve davet etmiş ‘gel bir kahve içelim hem de anlatım’ diye. Ben de o sırada işten geldim. 20 yıldır Türk yemekleri aşçısıyım ben, o sırada da çalıştığım yerdeki patronumla sorunlar yaşıyordum. İşten ayrılmak gibi bir niyetim vardı zaten, Sunbok’da kızıma benim ne iş yaptığımı sormuş kızım da aşçı olduğumu söylemiş. Sunbok, Türkiye’ye bir Kore mutfağı açmak istediğini söylemiş ve kendisi ile çalışıp çalışamayacağımı sormuş. Kızım da haliyle ‘benim annem ne anlar Kore yemeklerinden’ demiş Sunbok’da ‘ben  eğitim vereceğim’ demiş. Biz bu işe girişmeye karar verdikten sonra altı ay boyunca Sunbok bana Kore yemekleri ile ilgili eğitim verdi. Altı ay boyunca deneme yanılma şeklinde Kore mutfağının yemeklerini denedik. Ne, neyle, nasıl olur şeklinde denemelerimiz oldu, ben de Türk damak tadına hitap edebilmesi adına benim de tariflere uyarlamalarım oldu. Altı ay boyunca süren ciddi bir sürecin sonunda Haziran ayında Koko Chicken’ı açtık.


Kore, Türkler için neredeyse kardeş demek. Yani Kore kültürüne çok uzak değildik aslında. Fakat zamanla K-Pop ve K-Dramaların ülkemizde daha da duyulması ile beraber Kore ve Kore kültürüne olan merak daha da fazla oldu. Kore her geçen gün ülkemizde daha da fazla ünleniyor ve Koko Chicken İzmirdeki tek ve ilk Kore restoranı oldu. Peki Koko Chicken’a ilgi ne yönde oldu?

Yelgar: Ben açıkçası elbet her şey iyi olur, rayına oturur diye düşünüyordum ama tabi ilk sekiz ay hatta bir yıl beklenti içinde değildim mekan için fakat biz burda Koko Chicken’ın daha açıldığı ilk ay gördüğü ilgi karşısında şok olduk. Şu anda biz dördüncü ayımızı bitiriyoruz ve çok ciddi bir müşteri potansiyelimiz var. Cuma, cumartesi pazar günleri burada sıra bekliyor insanlar. Koko Chicken haftanın her günü açık zaten çünkü özellikle cuma, cumartesi ve pazar günleri insanlar kuyruk oluşturuyorlar burada yemek yiyebilmek için ya da paket yaptırıp evlerine götürebilmeleri için.

Menünüz şuan ki hali ile zaten İzmir’deki en farklı menü. Fakat yine de sormak istiyorum, menünüzü farklı Kore lezzetleri ile genişletecek misiniz? Yoksa Koko Chicken’ın menüsü bu şekilde mi sınırlı kalacak?

Yelgar: Şuan için küçük bir dükkandayız bundan kaynaklı olarak menüyü genişletemiyoruz. Şuan bu alan bize dar geliyor, malzeme, müşteri açısından dükkana sığmakta zorluk çekiyoruz. Şuan için küçük bir dükkanda olmamızdan kaynaklı olarak menüyü genişletme düşüncemiz yok ama ileriki zamanlarda Alsancak civarında Kore barbeküsü üzerine bir yer açmayı düşünüyoruz. O zaman işte menü de daha farklı Kore lezzetleri de yer alacak. Aslında buna tema olayı olarak bakabiliriz. Buradaki Koko Chicken bu menüsüyle hizmet vermeye devam ederken açmayı düşündüğümüz Kore barbeküsü restoranı yine aynı isimle fakat barbekü teması ve farklı bir menü ile misafirlerini ağırlayacak.


Kore yemeklerine tepkiler ne yönde oldu, alışkın olduğumuz Türk lezzetlerinden ne kadar farklı?

Yelgar: Çok ciddi bir beğeni var, en gencinden en yaşlısına kadar herkes lezzetlerimizi çok beğeniyor. Açıldığımızdan bu yana sadece birkaç kişi çıkmıştır ‘şöyle olsaydı daha mı iyi olurdu’, ‘çok bize uymadı’ gibi bir elin parmaklarını geçmeyen yorumlar oldu. Buraya gelen seksen yaşında müşterilerimiz de var, beş yaşında gelen çocuklar da var. Mesela İZBAN’ın Kore mühendisleri de buraya geliyorlar yemek yemek için ve Koredekinden daha lezzetli olduğunu söylüyorlar.

Menüdeki yemeklerin tatları, yapılışı Kore’deki ile aynı mı, aynı standardı, tadı nasıl yakalıyorsunuz?

Yelgar: Yemekleri ben pişiriyorum. Altı ay boyunca sürekli tarifleri denedik, bir kere iki kere değil yüzlerce kez denedik. En iyi sonucu elde etmek için yılmadan çalıştık. Sürekli tarifi denedik ve sürekli tadım yaptık, mesela bir tarif için pul biber kullanmamız lazım ve biliyorsunuz ki ülkemizde çok farklı çeşitlerde pul biberler var. Biz de elimizdeki tarifler için tüm pul biberleri denedik. Hangisinde o güzel lezzeti yakalarız, hangisinde Kore'ye en yakın tarifi yakalarız. Yurt dışından gelen ürünlerimiz de var ama genelde malzemelerimizi buradan temin ediyoruz. Gerçekten çok emek isteyen bir iş, tavuk deyip geçmemek lazım çünkü tavuk bir kerede pişmiyor, iki farklı kızarma aşamasından geçiyor. Sosları özellikle çok farklı yani evde yaparım ben denilebilecek türden değil. Müşterilerimiz ilk görüntüsünden dolayı önyargıyla yaklaşıyorlar fakat ilk ısırığı aldıkları andan itibaren çok yanıldıklarını anlıyorlar.
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 1 Yorum