Babadan Oğula Lezzetli Ev Yemekleri "Kızlarağası Lokantası"
Bugün Kemeraltı Çarşısının çok kıymetli lokantalarından olan Kızlarağası Lokantası’na misafir olduk. Babadan oğula geçen aile işletmesi olan Kızlarağası Lokantası’na ilk girdiğiniz andan itibaren lokantanın her detayına nüfuz eden aile hassasiyetini hissediyorsunuz. Kızlarağası lokantasının çalışanları olan aile üyeleri sizi son derece güler yüz ve enfes yemek kokuları ile karşılıyorlar. Siz değerli okurlarımız için Kızlarağası Lokantası’nı ziyaret ederek hoş bir röportaj gerçekleştirdik.

05 Ağustos 2021 - 17:14
Umarız babadan oğula geçen ve aile işletmesinin başında olan Erdoğan Güçlü Bey ile yaptığımız röportajı keyifle okursunuz.
Özel Haber: Yaren Çördük
-Bizi Kızlarağası Lokantası’nda ağırladığınız için çok teşekkür ederiz Erdoğan Bey. Kızlarağası Lokantası’ndan bizlere bahseder misiniz?
GÜÇLÜ: Kızlarağası Lokantası 2002 yılında Kemeraltı Hisarönü'nde kuruldu. Babam ve ortağı Efe Bey ile Kuruldu. Benim babam ustamdır aynı zamanda, babam 50 yıldır ustadır ve aynı zamanda usta eğiticidir. Bu şekilde başladılar, ben artık biraz daha büyüyüp yetişince devraldım, aynı kaliteyi, aynı hizmeti babamdan ne öğrendiysem onu yapmaya başladım. Çocukluktan beri işin içinde olunca her şeyi öğrenince, bir de insanın babası hiçbir şey esirgemez evladından derler ya bu işin iyisini kötüsünü hoşunu doğrusunu eğrisini her şeyini yaşayarak öğrendik.
Ben bu mesleği çocukluktan beri yapıyorum. Ben Bilgisayar Programcılığı okudum üniversite mezunuyum ama biz küçükken babamın bizi kulağımızdan tutup çarşıya getirmesi ‘yazın çalışacaksın, iş, ortam, piyasa öğren’ demesi bizi tamamen bunun içine itti. Biz de bu işin içinde büyüdüğümüzden, çarşının havasını bir kere soluyanın bir daha geri çıkma şansı yok.

-Erdoğan Bey, az önce bilgisayar programcılığı okuduğunuzu söylediniz. Bölümünüz ile ilgili bir alanda çalışmayı hiç düşünmediniz mi?
GÜÇLÜ: Ben hiç ona yönelmedim, ben hep üniversitedeyken de hafta sonları dükkâna gelmeye can atardım, öğrenciyken öğrenci evinde de yemekleri ben yapardım. Yemek yapmaktan büyük keyif alıyorum. Lisede bilgisayar programcılığına girdim, fakat çarşı havası, yemek yapmak benim için büyük bir keyif. Ben hasta olsam bile sabah altı da gelip tezgâha girdiğim zaman sıkıntı, hastalık biter benim için. Yemek yapmak terapi gibi. Zaten bu iş sevilmeden yapılmaz, yemek sektörü zor iş. Sadece para kazanmak için yapılacak bir iş değil. Sevmeden bu işi yapmak mümkün değil.
-Dükkanın her detayı çok hoş fakat asıl cezbedici olanlar hem kokusuyla hem de görüntüsüyle içeride vitrinde sunduğunuz çeşit çeşit yemekler. Yemeklerinizde en çok özen gösterdiğiniz nokta nedir?
GÜÇLÜ: İyi malzeme bizim için çok önemli, iyi yemek iyi malzeme ile olur. Benim için yemek yedikten sonra başlar. Önce göze hitap eder sonra yedikten sonra başlar çünkü bir insan yemeği yedi sıcakta veya soğukta fark etmez. Kaliteli olmayan malzeme ile yemeğin tadı lezzetli de olsa o an için eğer malzeme kaliteli değilse yemek sonradan mideyi rahatsız eder. Benim için en önemli kriter tazelik. Müşterilerim buraya gelip yemeği yedikten sonra gerek çorba gerek yemeklerimden paket alıp çocuklarına götürürler. Bir anne bir yemeği yedikten sonra çocuğuna götürebiliyorsa bu benim için çok değerli ve önemlidir. Aynı şekilde burada ben balık çorbası, kelle paça yaparım yaptıktan sonra böyle sağlıklı şeyleri evde iki tane oğlum var onlara da ayırırım. Ben kendim çocuklarıma bu yemeği yediriyorsam, buraya gelen müşteri kendi çocuğuna da götürebiliyorsa bu benim için çok büyük bir kalitedir. Bir annenin burada çocuğuna yemek yedirebiliyor olması bizim için önemli kriterdir. Burayı ailecek işletiyoruz. Annem var burada kardeşim var, eşim ufak çocuğumuz olduğu için evde gelemiyor. Buradan en yeni çalışanımız 25 yaşındaki Ömer, o da burada 10 senedir bizimle çalışıyoruz. Kızlarağası Lokantasını ailece işlettiğimiz için gelen müşterilerimize de her anlamda aile özeni gösteriyoruz.

-Tatlılarınızdan tutun da hoşafınıza kadar hepsi el yapımı olan leziz yemeklerinizi günlük olarak neye göre belirliyorsunuz? Lezzeti ve harika görüntüsünün sebebi nedir?
GÜÇLÜ: Malzemelerimiz alırken mevsiminde olması, taze olması önemli. Ben stok yapmayı sevmem kullandığım her malzemenin taze olması benim için çok önemli. Babam bu konuda en büyük destekçimdir, ustamdır. Babam daha tecrübeli olduğu için malzemeyi alırken hangisi daha temiz hangisi daha taze daha iyi anlar. Bizim en önemli kriter tazelik, evet el lezzeti de önemli ama bu sektörde bence en önemlisi temiz ve taze malzeme.

Çocukluğumuzdan beri bu işin içinde olduğumuz için menüyü birbirlerine yaklaştırarak yapıyoruz. Balık çorbası yapıldığı gün balık çorbasının arkasına gidebilecek yemekler, ciğer yaptığımız gün yanına gidebilecek hoş bir salata, soğan. Ağır yemeği basit veya hafif yemekle destekleyerek menüyü oluşturuyoruz ki zaten bizim için en önemli kriter tazelik olduğu için aldığımız malzemeler mevsiminde olmasından kaynaklı olarak doğal bir şekilde birbirini destekleyen bir menü ortaya çıkmış oluyor.

Tatlılarımız da ev yapımı, o konuda eşim ve annem çok destek oluyor. Eşim de aynı zamanda aşçılık bölümü okuyor, bu sene bitiyor Allah’ın izni ile. Eşimle üniversitede tanıştık sonrasında ise ailecek bu işe gönül verdik diyebilirim. Hep beraber ailecek çalışıyoruz bu da bize iyi bir avantaj sağlıyor. Daha iyi bir takım olarak verim almamıza sebep oluyor. Dediğim gibi bu iş gönül verilmeden olmaz zaten. Malzemeler gelen zamlar, Corona sebebi ile yaşadığımız birçok zorluk oldu ailece ve severek bu işi yapmasaydık ayakta kalmamız çok zordu. Bu ailecek özveri ile çalıştığımız bir yer bundan sonra da umarım babadan oğula işimiz devam eder. Babam beni zorlamadı, ben kendi isteğim ve tercihimle devam ettim. Bu iş sevilerek yapılabilecek bir şey. Buraya patron olarak öğlen gelip akşam çıkıp gitmekle olmaz, severek yapılması lazım özveri ile yoksa verim alınmaz. İnsan sevmediği yapmadığı zaman mutlu olamaz.
-Gastronominin her geçen gün meraklısı artıyor. Siz de hem çocukluğunuzdan beri yemek sektöründesiniz aynı zamanda bu konu hakkında da çok okuyup araştırıyormuşsunuz. Her geçen gün hazır yemek sektörüne de ilgi artıyor, siz ev yemeklerinden yıllardır şaşmamışsınız. Neden ev yemekleri peki?
GÜÇLÜ: Yemek programlarında görüyorum bizim mutfağımızdan ziyade daha Avrupai yemekler. Bizim özümüz olan yemekleri oradakiler çıkaramaz. Bence aşçılık demek o tencereyle oynatabilmek demek. Benim ilk öğrendiğim şey pilav yapmak sonra kuru fasulye yapmak bu ayarı tutturabilmek önemli. Buraya bir insan her geldiğinde aynı lezzeti bulamazsa bir daha gelmiyor. Her defasında aynı ayarı aynı lezzeti tutturabilmek önemli yediği kuru fasulye iki sene sonra geldiğinde bile aynı tadı aynı lezzete bulabiliyorsa o önemli. Gastronomi evet güzel mutfak sanatları çok keyifli ama işin özü Osmanlı mutfağında. Ben çok araştırır çok okurum, Osmanlı mutfağı derslerine baktığımda hep tencere, et yemekleri. Bizim bölgemize, Osmanlı'nın Manisa ayağı daha sebze ağırlıklı, o zaman ki gençlerin tercihi falan çok araştırdım. Şimdiki gençler biraz fast food’a kayıyor ama bence biraz olumsuz bir şey. Kendim için söyleyim ben emek verilmeyen yemeği yemem. Tabii ki hamburger, pizza çok güzel şeyler uğraşılarak yapıldığında, yemek bir sanattır. Emek, uğraş ister.

-Kızlarağası Lokantası’ndaki yoğunluk harika doğrusu, her geçen dakika burası insanla dolup taşıyor. Umarım hep daha fazlası olur, fakat fark ettim ki gelen müşterileriniz ile hoş bir diyaloğunuz var. Bu kalabalık sanki sadece lezzetten değil?
GÜÇLÜ: Yoğunluk sadece lezzetle olmaz, insanlarla iyi iletişim kurabilmek, iyi bir esnaf olabilmek, gelene ismi ile hitap edebilmek. Bunların hepsi bir bütün hiçbiri tek başına bir sonuç vermez. Bunların hepsini sırası ile yapmak lazım. Önce göze hitap sonra lezzet sonra hizmet sonra hoşgörü iletişim. Bunlar bir takım ve eğer bir takım halinde gerçekleşirse işte o zaman gelen müşterinin gönlünü fethediyorsunuz. Buraya gelen müşteriler zaten düzenli müşterilerimizdir genelde adları ile hitap ederiz. Memnuniyeti sağlamak zor, hizmet sektörü zaten başlı başına zor. Sevdiğimiz için, iş aşkı olduğu için sıcak soğuk bizim için fark etmiyor, işimizi hep aynı hassasiyet ve samimiyetle yapıyoruz.
-Erdoğan Bey, sormadan edemeyeceğim doğrusu. Bütün masalarınızda cam ekmek kaseleri var hepsini de ağzı kapalı. Çok temiz ve çok dekoratif duruyorlar, bu hassasiyetiniz pandemi koşullarından mı kaynaklı?
GÜÇLÜ: Cam bizde sağlıktır. Ben dışarı gittiğimde, dışarıda yemek yediğimde ne görmek istiyorsam nasıl hizmet almak istiyorsam burada da onu sağlamaya özen gösteriyorum. Bunun için çok büyük araştırma yaptım hep genelde plastikler vardı. Bu cam kapları tek bir yerde buldum ve bir sürü aldım, çok zor bulunan bir şey.

-Son sorumu üzülerek soruyorum açıkçası. Pandemiden kaynaklı olarak bir kapanma dönemi yaşadık. Bu durum sizi nasıl etkiledi?
GÜÇLÜ: Sulu yemeği paket servisi sağlıklı değil o yüzden pandemi bizi en olumsuz şekilde etkiledi. Bu civarda eski olmamız sayesinde tabii normal şartlara göre neredeyse minimum seviyede hatta bazı zamanlarda daha az şekilde de iş yapsak bile burada bulunmaya ve iş yapmaya çalıştık. Ömrümüzden alınan 2 yıl desek yeridir, bizi çok ciddi bir şekilde zorladı.
Nefis ev yemekleri ve tatlıları, aile işletmesinin verdiği o sıcak ortam ile hem ruhunuzu hem de karnınızı doyurabileceğiniz Kızlarağası Lokantası ile yaptığımız bu hoşsohbet için Erdoğan Güçlü ve tüm ailesine teşekkürlerimizi iletiyoruz. Kemeraltı’nda mutlaka yolunuzu düşürmeniz gereken Kızlarağası Lokantası’nda bulunan çeşit çeşit günlük yemeklerden yemeden geçmemelisiniz.
Özel Haber: Yaren Çördük
-Bizi Kızlarağası Lokantası’nda ağırladığınız için çok teşekkür ederiz Erdoğan Bey. Kızlarağası Lokantası’ndan bizlere bahseder misiniz?
GÜÇLÜ: Kızlarağası Lokantası 2002 yılında Kemeraltı Hisarönü'nde kuruldu. Babam ve ortağı Efe Bey ile Kuruldu. Benim babam ustamdır aynı zamanda, babam 50 yıldır ustadır ve aynı zamanda usta eğiticidir. Bu şekilde başladılar, ben artık biraz daha büyüyüp yetişince devraldım, aynı kaliteyi, aynı hizmeti babamdan ne öğrendiysem onu yapmaya başladım. Çocukluktan beri işin içinde olunca her şeyi öğrenince, bir de insanın babası hiçbir şey esirgemez evladından derler ya bu işin iyisini kötüsünü hoşunu doğrusunu eğrisini her şeyini yaşayarak öğrendik.
Ben bu mesleği çocukluktan beri yapıyorum. Ben Bilgisayar Programcılığı okudum üniversite mezunuyum ama biz küçükken babamın bizi kulağımızdan tutup çarşıya getirmesi ‘yazın çalışacaksın, iş, ortam, piyasa öğren’ demesi bizi tamamen bunun içine itti. Biz de bu işin içinde büyüdüğümüzden, çarşının havasını bir kere soluyanın bir daha geri çıkma şansı yok.

-Erdoğan Bey, az önce bilgisayar programcılığı okuduğunuzu söylediniz. Bölümünüz ile ilgili bir alanda çalışmayı hiç düşünmediniz mi?
GÜÇLÜ: Ben hiç ona yönelmedim, ben hep üniversitedeyken de hafta sonları dükkâna gelmeye can atardım, öğrenciyken öğrenci evinde de yemekleri ben yapardım. Yemek yapmaktan büyük keyif alıyorum. Lisede bilgisayar programcılığına girdim, fakat çarşı havası, yemek yapmak benim için büyük bir keyif. Ben hasta olsam bile sabah altı da gelip tezgâha girdiğim zaman sıkıntı, hastalık biter benim için. Yemek yapmak terapi gibi. Zaten bu iş sevilmeden yapılmaz, yemek sektörü zor iş. Sadece para kazanmak için yapılacak bir iş değil. Sevmeden bu işi yapmak mümkün değil.
-Dükkanın her detayı çok hoş fakat asıl cezbedici olanlar hem kokusuyla hem de görüntüsüyle içeride vitrinde sunduğunuz çeşit çeşit yemekler. Yemeklerinizde en çok özen gösterdiğiniz nokta nedir?
GÜÇLÜ: İyi malzeme bizim için çok önemli, iyi yemek iyi malzeme ile olur. Benim için yemek yedikten sonra başlar. Önce göze hitap eder sonra yedikten sonra başlar çünkü bir insan yemeği yedi sıcakta veya soğukta fark etmez. Kaliteli olmayan malzeme ile yemeğin tadı lezzetli de olsa o an için eğer malzeme kaliteli değilse yemek sonradan mideyi rahatsız eder. Benim için en önemli kriter tazelik. Müşterilerim buraya gelip yemeği yedikten sonra gerek çorba gerek yemeklerimden paket alıp çocuklarına götürürler. Bir anne bir yemeği yedikten sonra çocuğuna götürebiliyorsa bu benim için çok değerli ve önemlidir. Aynı şekilde burada ben balık çorbası, kelle paça yaparım yaptıktan sonra böyle sağlıklı şeyleri evde iki tane oğlum var onlara da ayırırım. Ben kendim çocuklarıma bu yemeği yediriyorsam, buraya gelen müşteri kendi çocuğuna da götürebiliyorsa bu benim için çok büyük bir kalitedir. Bir annenin burada çocuğuna yemek yedirebiliyor olması bizim için önemli kriterdir. Burayı ailecek işletiyoruz. Annem var burada kardeşim var, eşim ufak çocuğumuz olduğu için evde gelemiyor. Buradan en yeni çalışanımız 25 yaşındaki Ömer, o da burada 10 senedir bizimle çalışıyoruz. Kızlarağası Lokantasını ailece işlettiğimiz için gelen müşterilerimize de her anlamda aile özeni gösteriyoruz.

-Tatlılarınızdan tutun da hoşafınıza kadar hepsi el yapımı olan leziz yemeklerinizi günlük olarak neye göre belirliyorsunuz? Lezzeti ve harika görüntüsünün sebebi nedir?
GÜÇLÜ: Malzemelerimiz alırken mevsiminde olması, taze olması önemli. Ben stok yapmayı sevmem kullandığım her malzemenin taze olması benim için çok önemli. Babam bu konuda en büyük destekçimdir, ustamdır. Babam daha tecrübeli olduğu için malzemeyi alırken hangisi daha temiz hangisi daha taze daha iyi anlar. Bizim en önemli kriter tazelik, evet el lezzeti de önemli ama bu sektörde bence en önemlisi temiz ve taze malzeme.

Çocukluğumuzdan beri bu işin içinde olduğumuz için menüyü birbirlerine yaklaştırarak yapıyoruz. Balık çorbası yapıldığı gün balık çorbasının arkasına gidebilecek yemekler, ciğer yaptığımız gün yanına gidebilecek hoş bir salata, soğan. Ağır yemeği basit veya hafif yemekle destekleyerek menüyü oluşturuyoruz ki zaten bizim için en önemli kriter tazelik olduğu için aldığımız malzemeler mevsiminde olmasından kaynaklı olarak doğal bir şekilde birbirini destekleyen bir menü ortaya çıkmış oluyor.

Tatlılarımız da ev yapımı, o konuda eşim ve annem çok destek oluyor. Eşim de aynı zamanda aşçılık bölümü okuyor, bu sene bitiyor Allah’ın izni ile. Eşimle üniversitede tanıştık sonrasında ise ailecek bu işe gönül verdik diyebilirim. Hep beraber ailecek çalışıyoruz bu da bize iyi bir avantaj sağlıyor. Daha iyi bir takım olarak verim almamıza sebep oluyor. Dediğim gibi bu iş gönül verilmeden olmaz zaten. Malzemeler gelen zamlar, Corona sebebi ile yaşadığımız birçok zorluk oldu ailece ve severek bu işi yapmasaydık ayakta kalmamız çok zordu. Bu ailecek özveri ile çalıştığımız bir yer bundan sonra da umarım babadan oğula işimiz devam eder. Babam beni zorlamadı, ben kendi isteğim ve tercihimle devam ettim. Bu iş sevilerek yapılabilecek bir şey. Buraya patron olarak öğlen gelip akşam çıkıp gitmekle olmaz, severek yapılması lazım özveri ile yoksa verim alınmaz. İnsan sevmediği yapmadığı zaman mutlu olamaz.
-Gastronominin her geçen gün meraklısı artıyor. Siz de hem çocukluğunuzdan beri yemek sektöründesiniz aynı zamanda bu konu hakkında da çok okuyup araştırıyormuşsunuz. Her geçen gün hazır yemek sektörüne de ilgi artıyor, siz ev yemeklerinden yıllardır şaşmamışsınız. Neden ev yemekleri peki?
GÜÇLÜ: Yemek programlarında görüyorum bizim mutfağımızdan ziyade daha Avrupai yemekler. Bizim özümüz olan yemekleri oradakiler çıkaramaz. Bence aşçılık demek o tencereyle oynatabilmek demek. Benim ilk öğrendiğim şey pilav yapmak sonra kuru fasulye yapmak bu ayarı tutturabilmek önemli. Buraya bir insan her geldiğinde aynı lezzeti bulamazsa bir daha gelmiyor. Her defasında aynı ayarı aynı lezzeti tutturabilmek önemli yediği kuru fasulye iki sene sonra geldiğinde bile aynı tadı aynı lezzete bulabiliyorsa o önemli. Gastronomi evet güzel mutfak sanatları çok keyifli ama işin özü Osmanlı mutfağında. Ben çok araştırır çok okurum, Osmanlı mutfağı derslerine baktığımda hep tencere, et yemekleri. Bizim bölgemize, Osmanlı'nın Manisa ayağı daha sebze ağırlıklı, o zaman ki gençlerin tercihi falan çok araştırdım. Şimdiki gençler biraz fast food’a kayıyor ama bence biraz olumsuz bir şey. Kendim için söyleyim ben emek verilmeyen yemeği yemem. Tabii ki hamburger, pizza çok güzel şeyler uğraşılarak yapıldığında, yemek bir sanattır. Emek, uğraş ister.

-Kızlarağası Lokantası’ndaki yoğunluk harika doğrusu, her geçen dakika burası insanla dolup taşıyor. Umarım hep daha fazlası olur, fakat fark ettim ki gelen müşterileriniz ile hoş bir diyaloğunuz var. Bu kalabalık sanki sadece lezzetten değil?
GÜÇLÜ: Yoğunluk sadece lezzetle olmaz, insanlarla iyi iletişim kurabilmek, iyi bir esnaf olabilmek, gelene ismi ile hitap edebilmek. Bunların hepsi bir bütün hiçbiri tek başına bir sonuç vermez. Bunların hepsini sırası ile yapmak lazım. Önce göze hitap sonra lezzet sonra hizmet sonra hoşgörü iletişim. Bunlar bir takım ve eğer bir takım halinde gerçekleşirse işte o zaman gelen müşterinin gönlünü fethediyorsunuz. Buraya gelen müşteriler zaten düzenli müşterilerimizdir genelde adları ile hitap ederiz. Memnuniyeti sağlamak zor, hizmet sektörü zaten başlı başına zor. Sevdiğimiz için, iş aşkı olduğu için sıcak soğuk bizim için fark etmiyor, işimizi hep aynı hassasiyet ve samimiyetle yapıyoruz.
-Erdoğan Bey, sormadan edemeyeceğim doğrusu. Bütün masalarınızda cam ekmek kaseleri var hepsini de ağzı kapalı. Çok temiz ve çok dekoratif duruyorlar, bu hassasiyetiniz pandemi koşullarından mı kaynaklı?
GÜÇLÜ: Cam bizde sağlıktır. Ben dışarı gittiğimde, dışarıda yemek yediğimde ne görmek istiyorsam nasıl hizmet almak istiyorsam burada da onu sağlamaya özen gösteriyorum. Bunun için çok büyük araştırma yaptım hep genelde plastikler vardı. Bu cam kapları tek bir yerde buldum ve bir sürü aldım, çok zor bulunan bir şey.

-Son sorumu üzülerek soruyorum açıkçası. Pandemiden kaynaklı olarak bir kapanma dönemi yaşadık. Bu durum sizi nasıl etkiledi?
GÜÇLÜ: Sulu yemeği paket servisi sağlıklı değil o yüzden pandemi bizi en olumsuz şekilde etkiledi. Bu civarda eski olmamız sayesinde tabii normal şartlara göre neredeyse minimum seviyede hatta bazı zamanlarda daha az şekilde de iş yapsak bile burada bulunmaya ve iş yapmaya çalıştık. Ömrümüzden alınan 2 yıl desek yeridir, bizi çok ciddi bir şekilde zorladı.
Nefis ev yemekleri ve tatlıları, aile işletmesinin verdiği o sıcak ortam ile hem ruhunuzu hem de karnınızı doyurabileceğiniz Kızlarağası Lokantası ile yaptığımız bu hoşsohbet için Erdoğan Güçlü ve tüm ailesine teşekkürlerimizi iletiyoruz. Kemeraltı’nda mutlaka yolunuzu düşürmeniz gereken Kızlarağası Lokantası’nda bulunan çeşit çeşit günlük yemeklerden yemeden geçmemelisiniz.
FACEBOOK YORUMLAR